GENÇ KALARAK YAŞLANMAK İSTEMEZ MİSİNİZ?
Bugün yaşlanma ebeveynlerimizinki gibi değildir.
Pek çoğumuzun 30 yaşında ekstra 5 kilo alan anne babaları vardır. 35 yaşında kırışıklığa, 40 yaşında kuru cilde, 45 yaşında eklem katılığına, 50 yaşında yüksek kolesterole, 55 yaşında kalp hastalığına, 57 yaşında hafıza kaybına ve 60 yaşında osteoporoza sahip olurlar.
Biz bunlara sahip olmak zorunda değiliz. Neden?
Çünkü bugün düşük yağlı diyetin kilo alımından ve yaşlanma ile bağlantılı olan kolesterol artışlarından koruduğunu biliyoruz.
Güneşten uzak kalmanın ve güneş koruyucu kullanmanın kırışık oluşumunu engellediğini biliyoruz.
Meyve ve sütte bulunan asitler olan alfa hidroksi asitlerinin sarkık ciltten ve yaşlılık lekeleriyle birlikte oluşan kuru, lekeli ciltten koruduğunu biliyoruz.
Özellikle su aerobiği ve yüzme olmak üzere egzersizin artirit oluşumunu ertelediğini biliyoruz. Aerobik egzersizin, düşük yağlı diyetlerin, aspirinin ve gevşeme egzersizlerinin tıkanık damarlara ve kalp hastalığına yol açan ilerlemeden koruduğunu biliyoruz. Bulmaca çözmenin ve gazetedeki makaleleri okumanın yaşlanan beyinden kaynaklanan hafıza kaybına karşı koruduğunu biliyoruz.
Ve ağırlık kaldırma egzersizleri ile yeterli kalsiyum alımının osteoporoza yol açan kemik incelmesine karşı koruduğunu biliyoruz.
Bir başka deyişle, aşırı kilonun, kırışıklıkların, kuru cildin, artiritin, yüksek kolesterolün, kalp hastalığının, hafıza kaybının, osteoporozun ve diğer şeylerin gençliğimizden çalabilmesine rağmen gerçek yaş belirleyicisi fiziksel değildir: Bu bizim televizyonun karşısında oturup kalmamıza, yüksek yağlı yememize, sebzeleri atlamamıza, güneşte kızarmamıza ve kendimizle mücadele etmeyi ve oynamayı unutmamıza neden olan kafa yapısıdır.
Yaşlanma, en büyük kısmı olarak, kendimize ne yaptığımızdır.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.